Sâmiha Anne her mektuba cevap verirmiş

Samiha Ayverdi ve Aysel Yüksel
Allah için şehrin bir ucundan bir ucuna giden ve binlerce mektuba tek tek cevap veren bir güzel insanı tanımak ister misiniz?

Dört beş yıl önceydi, Kubbealtı Kitabevi’nden Sâmiha Ayverdi Hanımefendi’nin birkaç tane kitabını almıştım. Bu kitaplardan bir tanesi, Yaşayan Ölü adlı romanıydı. O yılarda yaptığım ve yirmi dört saat süren İstanbul-Şırnak yolculuklarımdan birisinde okumuştum bu kitabı... Kitabın üslubundaki o güzellik hemen kendisini fark ettirmişti. Ki bu üslup sayesinde neredeyse hiç ara vermeden okumuştum bu eseri… Eserin beni içine çektiği ruh hali ise kelimelerle anlatılamaz.
Yaşayan Ölü nefis bir kitap
Bir romandı ama içerisinde ahlakî ve dinî öğütlere de yer veriliyordu. Okuduğunuzda ilahi bir aşk atmosferinde yazıldığını anlayabiliyor, yazarının ne kadar olgun bir insan olduğunu sezebiliyordunuz. Öyle ki konusu itibari ile, yüzyılımızın hastalığı bencilliğe karşı etkili bir mesaj içeriyordu. Nefsinin bencilliğini yenmemiş bir kimse bu ayarda cümleler sarf edemezdi.
Kitap, konu ve üslup bakımından kelimenin tam anlamıyla mükemmeldi. Ama özellikle kelimelerin dizilişi bakımından da bu eser hayranlık uyandırıcıydı. Acaba kelimeleri inci gibi dizmek hususunda eskiler daha mı başarılıydı? İşte bu sırlı kelimeler vasıtasıyla oldu bu güzel şahsiyeti tanımamız ve de sevmemiz… Allah makamını cennet etsin.
Talebesi Aysel Yüksel, Zeytinburnu’nda Sâmiha Hanım’ı anlattı
ESKADER başkanı araştırmacı yazar Mehmet Nuri Yardım Bey aynı zamanda bu güzel insanın, Sâmiha Ayverdi’nin öncülüğü ile kurulan Kubbealtı Vakfı’nın da yetkililerinden… Sağ olsun kendisi her karşılaşmamızda bizi yazmak hususunda teşvik eder ve şevklendirir. Yine bir karşılaşmamızda bizi yazmaya teşvik etmiş, ardından da Zeytinburnu Kültür ve Sanat Merkezi’ndeki “Zeytinburnu’nun Ebedi Sakinleri” adlı toplantıya davet etmişti.
Allah nasip etti, geçtiğimiz Cuma günü Zeytinburnu’ndaki bu güzel programa katıldık. Mehmet Nuri Bey’in yönettiği toplantının konusu Sâmiha Ayverdi Hanımefendiydi. Konuğu ise onun talebesi ve hususi kâtibesi Aysel Yüksel Hanımefendi’ydi. Kıymetli büyüklerimiz hoş bir söyleşi gerçekleştirdiler. Öyle ki bu söyleşide Sâmiha Ayverdi Hanımefendi’nin binlerce mektuba cevap verdiğini, Allah için zor şartlarda şehrin bir ucundan bir ucuna gittiğini öğrenince ona olan sevgimiz daha da arttı. Bu vesile ile bir de ruhuna Fatiha göndermiş olduk.
Gazetelerde edebiyat birinci sayfadaydı
A
ysel Yüksel Hanımefendi, Sâmiha Ayverdi Hanımefendi ile 1957 senesinde hocası Nihat Sami Banarlı Bey vesilesiyle tanıştığını ve daha sonra da kendisiyle hoca–talebe münasebetine girdiğini söyleyerek başladığı konuşmasında birçok güzel hatıraya yer verdi.
Nihat Sami Bey’in Sâmiha Hanım’la tanıştıktan sonra bazı huylarının yumuşadığını, daha hoşgörülü olduğunu bir öğrencisinin yazdığı mektupta okuduğunu söyleyen Aysel Hanım, bu dönemden sonra Nihat Sami Bey’in bambaşka bir öğretmen olduğunu bu mektuptan öğrendiklerini ifade etti.
Bu konuda Mehmet Nuri Yardım Bey ise şöyle bir katkıda bulundu: “1950’li yıllarda gazetelerimiz edebiyatçılara yer veriyorlardı. Nihat Sami Banarlı ikinci sayfada makalelerini yayınlamıştır. O yıllarda Yahya Kemal’in şiirleri de birinci sayfadan yayınlanıyor. Düşünebiliyor musunuz, Hürriyet Gazetesi’nin birinci sayfasında şiirler yayınlanıyor. Tabii bugün gazetelerin edebiyata ilgileri o kadar değil. Nihat Sami Bey daha önceleri yazılarında daha sert ve asabi imiş ancak Yahya Kemal’le ve Sâmiha Hanım’la tanıştıktan sonra o yüce gönle erişmiş...”
Aysel Hanım, Sâmiha Hanım’ın 1938’de yazı hayatına başladığını 1993’te vefatına kadar 43 tane eser neşrettiğini; ancak toplamaya çalıştıkları araştırma yazılarını da hesaba kattıkları zaman herhalde beş-altı cilt kitabın daha buna eklenmiş olacağını söyledi. Mehmet Nuri Bey ise bu eserlerin tamamının özenle hazırlanmış eserler olduğunu ve edebiyatımızdaki en çok eser veren kadın yazarın Sâmiha Hanımefendi olduğunu ilave etti.